İpek Ongun’u lise yıllarımda tanıdım, uzun zamandır okurum kitaplarını. “Anlat Anneanne” ile ise anneannem rahmetli olduktan sonra tanıştım, okurken sürekli andım sohbetlerimizi.
Üç güzel torunun “Anlat anlat anneanne!” merakıyla başlayan böylesine kıymetli bir hayat hikayesinin, içerisinde renkli karakterlerinin de bulunduğu tatlı bir anı defteri okudum sanki.
Ankara’dan İstanbul’a uzanan çocukluk ve gençlik yılları, evliliği, çocukları, torunları ve yaşamının büyük bir kısmını geçirdiği Mersin…
Yazarın yaşamında edindiği deneyimleri yansıttığı bu kitap okuyucularında kendi dünyasında bir hayat muhasebesi yapmasını sağlıyor.
Kitapta anı – biyografi tarzı bir anlatım mevcut. Yazar hakkında merak ettiğiniz bütün soruların cevaplarını bulabileceğiniz güzel bir eser olmuş.
Her zamanki gibi sade, anlaşılır bir üslup, okuyucuyu yormayan bir dil kullanıyor yazarımız. Kısacası İpek Ongun’la büyümüş bir okur olarak, yazarımızın anılarını okumadan olmazdı.
Diğer kitaplarındaki gibi okuyucuyu alıp başka diyarlara götüren bir eser. Kitabı elinize alır almaz sımsıcak bir duygu sarmalıyor içinizi. Benim için güzel bir nostalji oldu bu kitabı okumak, anılarda yolculuk yapmak tam anlamıyla buydu.
Lise yıllarımda saf bir sevgiyle okuduğum Pamuk Şeker kadar gerçekçi olmasa da beni eğlendiren hikayelerle dolu kitapları yazan yazarımızın kendi hikayesini dinlemek ayrı bir mutluluk.
Yazarın torunları gibi bende anneanneme sürekli anılarını anlatması için ısrar ederdim, iyi ki de etmişim.
Kitabı bitirince, kitapta geçen şu güzel cümleyi düşündüm “Hayat bir masal gibi başlar, yaşlandıkça roman olur, anlatınca fıkra. Sonuç mu? Hepsi hikaye…”
Yine her zamanki gibi bu kitabında da çok güzel öğütler vardı. En akılda kalıcısıysa şuydu “Sizlere öğüdüm, çocuğunuza pahalı giysiler, pahalı oyuncaklar almayın. O parayı eğitimi için bir kenara koyun”
Yeniköy sahilde gezerken boş bulduğum bir banka oturup, martıları selamlayarak okudum kitabımın bazı sayfalarını. Yanı başımda İpek Ongun, karşılıklı kahve içip, sohbet eder gibi samimi, kış günlerinde içinizi ısıtacak sıcacık bir kitap.
Kitap kapağına bakınca nostaljik anılar canlandı gözümde. Hoş kitabın içerisinde ki resimler de ayrı duygular yaşatıyor insana.
Velhasıl okumadıysanız kütüphaneniz eksik demektir efendim.
Yazarımızın 31. Eseri, Artemis Yayınları’ndan çıkma ve 456 sayfadır.