Beyoğlu’nun En Güzel Abisi

2014 yılının kış aylarından biriydi sanırım, canımın çok sıkıldığı bir akşam annemle birlikte dayımlara gitmeye karar verdik. Çaylarımızı yudumlarken kuzenimin tavsiye ettiği bir kitaptı Beyoğlu’nun En Güzel Abisi.

Ahmet Ümit’in daha önce yazdığı eserlerden yazarın sağlam bir kaleme sahip olduğunu zaten biliyordum fakat eseri okumaya elimdeki diğer kitaplardan bir türlü fırsat bulamadım.

Sonunda kitabı okumak için elime aldığımda, ilk dikkatimi çeken şey gizemli oluşuydu. Kitap kapağında kendini gizleyerek sokakta yürüyen karanlık bir adam ve içimde beliren merak duygusu…

Kitapta bir gizem vardı ama ne?  Okuyacağım ilk polisiye romanı olduğu için acaba beğenir miyim? Sonunu getirebilecek miyim diye düşünmüştüm.

Tabi bu düşüncenin saçma oluşu sayfaları heyecanla hızlı hızlı  çevirirken beni gülümsetti.

Gelelim Beyoğlu’nun En Güzel Abisi ve Başkomiser Nevzat’ın sürükleyici hikayesine.

Başkomiser Nevzat’ın olayların içine girmesiyle tüm düğümlerin çözüldüğü polisiye romanı, İstanbul’un belalı semtlerinden biri olan Beyoğlu Tarlabaşı’nda geçen bir cinayet öyküsünü anlatıyor.

Kitapta tüm sayfalar katili yakalama çabasıyla geçiyor, inanın okurken ben bile polis kişiliğine bürünüp katil kim? diye düşünmeye başlamıştım.

Hoş bu soru kitabı bitirene kadar sürekli kafanızda dönüyor. Bu arada sırf sorunun cevabı bitimde dedim diye okumaya sondan başlamayın.

Esrarengiz olayların yaşandığı romanda Tarlabaşı’nı yazarımız öyle güzel anlatmış ki olaylar yanı başımda cereyan ediyor gibi hissettim.

Bazı sayfalarda gerildim, bazı sayfalarda ha gayret Nevzat der gibi kahramanımızın suçluyu biran önce yakalamasını istedim. Bazı yerlerdeyse gerçekten hayatın acı yanları beni üzdü.

En üzüldüğüm kısım romanda geçen kadınların hayatlarının hiç bir değeri olmayışıydı. Özellikle çok kolay bir şekilde öldürülüp, kumarda kazanılıp kaybedilmeleri beni çok etkiledi.

Beyoğlu’nun En Güzel Abisi kitaptaki tabiriyle ‘’Öldürülmüş erkeklerin en yakışıklısı’’ Engin’in öldürülmesiyle başlıyor ve sır dolu kovalamaca sürükleyici bir dille anlatılıyor. Katilin kim olduğunu son ana kadar tahmin edemiyorsunuz.

Beyoğlu’nun arka sokakları, mafya ilişkileri, aşk, cinayet merak duygunuzu sürekli canlı tutuyor.

Polisiye romanı seven arkadaşlarıma tavsiyem, hiç düşünmeden alın.

Aksiyon ve maceranın bol olduğu, her sayfayı nefes nefese okuduğum bir eser, bırakın bir sonraki bölümü acaba bir sonraki sayfada neler oluyor diye merakla okuyacağınız bir kitap.

Kitabın derinliklerine daha fazla girip merakınızı kaybetmenize sebep olmak istemiyorum, artık gerisi sizde.

Bir zamanlar karanlık Beyoğlu’nun hazin hikayesini anlatan yazarımızın 19. eseri olan Beyoğlu’nun en güzel abisi, 2013 yılında Everest Yayınları’ndan çıkma ve 412 sayfadır.

Yazarın kitaplarını her okuduğumda benzer bir heyecan yaşıyorum. Ahmet Ümit’in eserleri gerçekten kitaplığınızda bulunması isteyeceğiniz türden eserler.

Günümüz modern İstanbul’unun sokaklarında geçen vahşeti bu kadar net yansıtan bir başka roman var mıdır bilemedim. Keyifle okumanız dileğiyle…

Dikkat! Paylaş Butonu Ücretlidir. Şaka şaka, dilediğin gibi paylaş başkaları da okusun, bilgilensin.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir